25 Temmuz 2014 Cuma

KIZ KIZA GEZELİM ..

Merhaba Arkadaşlar,
Bugün işlerimi toparlamış ve tatil moduna girmiş bulunmaktayım.Yarın çok uzaklara tatile gidiyorum ve bunun için çok heyecanlıyım. Hem İstanbul'dan uzaklaşmış hem de sevdiğim insanları göreceğim.Aslında bir de olimpos yapmalıyım :):) Uzun zamandır yoğun bir tempoda devam eden hayatım ve belirsizlikler olan bir takım şeyler hafiften şekilleniyor.Allah hakkımda bunu yazdıysa vardır bunda bir hayır diyerek kabulleniyorum.


Derken koca bir geçmiş bıraktığım yere gitmek beni yine yeniden heyecanlandırıyor.Orada yaşadığım her şey aslında genç yaşıma  rağmen en güzel günler topluluğundan bir parça.



Her gidişimde farklı olaylar yaşamamda cabası..Şimdi kız kıza tatil yapınca acaba ne olaylar yaşayacağım merak konusu... Badigartlara kafa mı tutarız..gecenin bir yarısı sokaklarda şarkı söyleyip kovalanır mıyız...İçip içip havuza mı atlarız ..ya da musallat olan tiplere aynı yere iki randevu verip gitmezmiyiz hiç bir fikrim yok :))

Geçmişe geçmiş ola diyip anı yaşamaya bakıceğiz artıkın...
Yeni delilikler yeni heyecanlar lazım artık bize..







Derken bir önceki eserim de dikiş tutturamamakla ilgili bir yazı paylaşmıştım . Bu yazıyı sonra okuyunca ne kadar da karamsar , olumsuz, aşka küsmüş gibiyim. Resmen kendime acıdım çünkü insanın doğası o kadar enteresan ki fikirleri düşünceleri bazen aylar yıllar sonra değişirken bazen de iki gün sonra farklılaşabiliyor. 
Konu ya duygusal açıdan yaklaşmak ( ki duygu yokken ) insana hata yaptırır. Bence ben güzel bir aşık olmalıyım bunun için evrene mesaj göndermiyorum.
 Zaten karşıma çıkacağından bir gün eminim ..
Aşk üçgenim tutku, güç , bağımlılık...Altta ki resim de mevcut..:):)










23 Temmuz 2014 Çarşamba

BELİRSİZLİK..

Ne hissetiğini bilmeden yaşayan insanlardan mısınız ?  Ne hissedemediğini bilmeden mi yaşayanlardan mı ?

  Belirsizlik insanı bitirip tüketen ve bir o kadarda bilinmeze sürükleyen bir öznel olaydır.Hayatın size ne getirdiği veya ne kattığının bu durumda pek bir önemi yoktur. Duygusal boşluk , mantıksal boşluk , boşluk olan ne varsa yaşatır size.O boşlukta yaşadığınız her şeyi aşk sanırsınız  ya da vazgeçilmesi bir durum gibi gelir. Aslında bilirsiniz hepsinin geçici olduğunu ama o an ona inanmak istersiniz.Çünkü inanmazsanız hayatın sonu gibi gelir her şey herkes her olan tüm benlikler.





Düşündüğünüz zaman hayatınızın birçok yanı bilinmezliklerle dolu.Yarın ne yaşayacağını kimse bilemez. Bu bilinmezlik insanoğlunun geçmişinden bu yana gelişigüzel getirmiştir bu döneme.Bir de deyimlerimiz atasözlerimiz bile vardır bununla ilgili '' Sonunu düşünen Kahraman Olamaz''..!!!

Neden kimse sorgulamıyor ki ömür dediğin kaç gündür kaç saattir ki ??


Belirsizlik , bilinmezlik kavramları bana olumsuz geliyor.İnanın belirsizlik içinde olduğum için değil sorguladığım için hepsi.Hayatta polyanacılık ile ilgili birçok yazı vardır hatta bir tane de ben bile yazabilirim ama benim gözlemlediğim gerçek öyle değil.


Konuya farklı yerden başlayıp farklı yerlerden bağlama huyumdan nefret ediyorum.Ama beynim oradan oraya rövaşata yapıyor.
 Vesselam kendinize iyi bakın..hayat şuan akıyor..





17 Temmuz 2014 Perşembe

MİM'LENMEK NE GÜZELL..

1-)  Blog yazmak sana neler kazandırdı ?

Öncelikle merhaba benim güzel iş arkadaşım blog bana içimi dökmeyi , kıyada köşede kalan duygu kırıntılarımı ortaya çıkartmayı , okumayı teşfik etmeyi ve en önemlisi daha araştırmacı bir insan olmayı kazandırdı.

2-) Ne tür kitaplar ve filmlerden  hoşlanırsın ?


Aslında ne okuduğum bulunduğum ruh halime bağlıdır. Son zamanlarda kişisel gelişime odaklandım ama en çok ilgimi çeken polisiye ve masonik cinayetlerdir.


3-) Tekrar tekrar okuduğun bir kitabın var mı ?

Aslında bir kitaba çok takılmadım ama iki kez okuduğum kitaplar vardır. 
Nermin Bezmenden '' Sır'' mesela

4-) Seni tanımlayan en iyi 5 kelime ?


Komik , sevecen , hümanist , hırslı , başarılı  ayy daha çok var ama neyse hadi :)
5-) Okumaktan en çok keyif aldığın blog içeriği hangisidir ? Kişisel - Moda - Yemek - Teknoloji ?


Kişisel ,
Gezgin,....

DİKİŞ TUTTURAMAMAK

Merhaba Can ciğer kuzu sarmalarım..yine bloğuma ara vermiş bulunmaktayım..İnanın çok yoğunum..Hayatı çok değişik yaşıyorum gerçekten işten eve evden işe gidip geliyorum...

Buralara ilk satırları yazıp bıraktığım taslaklarım da kayıtlı olan küçük heyecan duyduğum  ve aşk hikayeleri ile dolu ;
ne yazık ki hiç birini paylaşmadım çünkü hepsi yarım kaldı..kendimi iyi hissetiğim bir an bu satırları yazıp bırakmışım bir tanesi aşağıda örnekte aşağıdadır.

'' Size güzel duygular hissettiren birisini bulduğunuz zaman asla kaçırmayın .Birbirini değerli hissetiren insanlar artık nadir olarak karşımıza çıkıyor.Ya da bir çırpı da o duygu bitebiliyor.
Güzel duygular hissetiğim günler yaşıyorum...:)
Sanırım uzun zamandır hissetmediğim hissizlik artık hissediyor. Diğer önemli olan etken ise karşılıklı hissedebilmek yani öyle umuruyorum..''

Zamanlardan hazirandı bir genç kız vardı hayalleri umutları olan..
Hep o çelişkilere düşmese gerçekten çok mutlu olacaktı aslında başkasına değil kendine şans vermeliydi aslında ..






Diye yazmışım ve devamını getirememişim..çünkü devamında yaşanacak bir şey olmamış ki..yaşanacak
 Ahh bu bahtsız kızın hali ne olacak..




Ya bakış açımı değiştirmeyim acaba evrene aynı tip erkek mi kodluyorum ( tanışalım , heyecan , buluşalım, sonra hop bitti ) Sonuç olarak üç gün süren enteresan gönül ilişkileri yaşıyorum. Yemin ederim dikiş tutmuyor. Ya diktiğim iplikte ya da kumaşta sorun var...!!!!

Neyse işime dönmeliyim..Kendinize iyi bakın cicilerimm..


9 Temmuz 2014 Çarşamba

GERÇEK KURT ADAMLAR

Bugünler de yine enteresan konulardan ve hayatın tam gerçeklerinden kurt adamlar bahsedeceğim. Benim metafizik ile çok benzettiğim ama bir o kadarda gerçek olan kişiler işte aşağıdalar ..
İyi okumalar diliyorum..!!

Gevaudan kurdu ;
1764 yılında Fransa’nın Gevaudan bölgesinde büyük dişleri olan ve keskin pençeli kurt benzeri bir hayvan bölgeyi terörize etmiştir. Yaklaşık 3 yıl içinde bu hayvan 100 kişiyi parçalamış ve yemiştir, 30 kişide ağır yaralanmıştır. Kral Louis, profesyonel avcı olan Jean Charles ve Jean Francois’i bu hayvanı bulup öldürmek için bölgeye yollar. Hayvan bulunamadı fakat, 1776 yılında bir çiftçi Jean Chastel tarafından gümüş bir mermi ile öldürüldü.

Henry Gardinn ;
Henry Gardin, 1605 yılında bir çocuğu öldürürken yakalandı ve kurt adam olduğunu kabul etti. Gardin, bir arkadaşının da onun gibi olduğunu söyledi. Jan isimli adam, iki, yıl sonra yakalandı ve her ikisi idam edildi.

Mercy Brown ;
Mercy’in annesi ve kız kardeşi 1880 yılında ölmüştü. 1892 yılında Mercy’de öldü ve gömüldü.  Rhode Island’da köyleri geceleri dolaşan ve kan emen bir kadın hakkında söylentiler oluşmaya başladı. Bunun üzerine mezarları kazıldı. Mercy’nin annesi ve kardeşinin cesetleri çürümüştü fakat Mercy’nin cesedi olduğu gibi, tırnakları uzun ve ağzında taze kanla bulundu. Bunun üzerine Mercy’nin kalbi çıkarıldı ve cesedi yakıldı.


Peter Stumpp ;
Bedburg, Köln’de yaşayan zengin ve saygın bir çiftçi olan Peter Stumpp, kasabada olan pek çok vahşi ölüm nedeni ile zan altında kalmıştır. İşkence altında Şeytan tarafından bir kurt adama döndüğünü itiraf eder. Oğlu ile birlikte 14 çocuğu ve iki hamile kadını yediğini söyler. 1589 yılında başı kesilerek idam edilir.

Gilles Garnier ;
Dole kurt adamı olarak bilinen Gilles Garnier, 1573 yılında yakılmıştır. Sorgusunda onu kurt adam şeklinde gördüğünü söyleyen pek çok şahit vardır. O dönem pek çok çocuğu avlayarak yediğini söylemiştir.

Arnold Paole ;
Arnold Paole, bir vampir tarafından ısırıldığını söyler. 1725 yılında boynu kırılır ve ölür. Fakat mezardan sürekli bağırtılar duyulur. Paole’nin mezarı açıldığında uzun sivri dişleri ve taze kan bulunur. Cesedinden iniltiler gelmektedir. Kalbine kazık sokulur ve ceset yakılır.


8 Temmuz 2014 Salı

SIRADAN BUNALMIŞ DUYGULAR..!!..

Selam Olsun Dostlar ve Okuyucular..
Uzun zamandır bloğumda bir şeyler paylaşmıyorum ki insanın  yazabilmesi için içinden gelmesi gerekir . Ruhen onu hissedebilmesi gerekir.  Bende uzun zamandır ne melankolik ne de aşkkolik takılmıyorum. Benim olmadan acı çekme isteği potansiyelim var böyle olunca beni yazmaya teşfik ediyor.

Neysem günler aylar yıllar geçiyor , değişen hiç bir şey yok bedenin yaşlanmasından başka ...
Mübarek ramazan ayındayız ...
Geçen yıl bu zaman Alanya'da arkadaşlarımla beraberdim.Tek bir gün oruç tutmuştuk ve o gün camiye gitmiştik ve cami boştu tabi..
Bu sene ailemle birlikteyim..ve orucumu tutuyorum...bunun verdiği huzur paha biçilmez..

Biz insanlar 11 ay günah işleyip 1 ayda vicdanımızı rahatlatıyoruz ya bu tartışılabilir bir durum..





İnsan hayatının dönüm noktasında yapması nasıl davranması gerektiğini bilir mi ?
Bilemiyorum bilmiyorum belki de bilmek istemiyorum.
Yeniden bir hayat kurabilmeye gücüm var mı ?
Kalmak için nedenim var mı ?
Ya arkamda bıraktıklarım ?
Ya da geç bulup erken yitirdiklerim ?
Gençliğim ?



Böyle ruhhani bir durumda kafanızı içi devamlı kendi içinde konuşup duruyor mu ?
Hiç susmadan ...!!!

Evet ya bu anlatıklarım benim aslında dengesini kaybetmiş ne olacağı bilemeyen 1 yıl öncesine kadar tek isteği İstanbul'dan gitme isteği olan kendini hayatının sonuna kadar okuyarak geçirebileceğine inan kırık bir kalbi olan ve aradığı adamı bulamayan benim..



Neler olabileceğine dair inan hiç bir fikrim yok..Kaderin beni götürdüğü yerlere kendimi teslim mi edeceğim yoksa o kadere karşı çıkıp sil baştan mı yaşayacağım bilemiyorum..
Bekliyorum ve bunun için sadece 30 gün var..






24 Haziran 2014 Salı

ÇÖZÜLEMEYEN İLGİNÇ TAŞLAR.


Arkeologlar, kıyısı Baltık Denizi’ne bakan İsveç’teki Kåseberga kasabasında bir tepeye yerleştirilmiş 59 dev kayanın sırrını ortaya çıkarmaya çalışıyor.
Denize bakan bir tepede yer alan kayalardan her biri, yaklaşık bin 800 kilogram ağırlığında. Kayalar, bir geminin dış hatlarına benzeyen, 67 metre uzunluğunda bir şekle sahip






Arkeologlar, Ales Stenar (Ales’in Kayaları) olarak bilinen yapının, yaklaşık bin yıl önce, Demir Çağı’nda inşa edildiğini ve bir mezarlık anıtını temsil ettiğini düşünüyor. Ancak yeni bir araştırma, kayaların İskandinavya’da Tunç Çağı'nın yaşandığı iki bin 500 yıl öncesine ait olduğunu ve tıpkı İngiltere’deki Stonehenge gibi, bir astronomik takvim görevi gördüğünü öne sürüyor.

International Journal of Astronomy and Astrophysics dergisinde geçtiğimiz ay yayımlanan araştırmada, Mörner, Ales’in Kayaları’nın bir astronomik takvim olarak nasıl işlev gördüğünü anlattı.
İsveçli bilim insanı ve ekibi, Güneş’ın kış ve yaz gündönümlerinde Ales’in Kayaları etrafındaki belli noktaları aydınlattığını, antik İskandinavların bu şekilde dini ritüellerin tarihlerini veya hasat zamanını belirlediklerini öne sürdü.


Araştırmacılar ayrıca, bir geminin dış hatlarına benzeyecek şekilde dizilen kayalarla Stonehenge’in belli geometrik özelliklerinin uyuştuğunu belirtti. Stohenge’in ne amaçla inşa edildiğine dair günümüzde tartışmalar devam etse de, Mörner her iki antik yapının da dev bir astromi takvimi olduğunu düşünüyor.

Mörner, esrarengiz kayaların, Tunç Çağı’nda Avrupa ve Akdeniz’de gezen ve ticaret yapan bir İskandinav topluluk tarafından inşa edildiğini ve Stonehenge’den ilham alındığını öne sürdü: “Ales’in Kayaları bir takvim. Bunun yanında bize antik İskandinavya, İngiltere ve Yunanistan hakkında da daha önceden bilmediğimiz bilgiler sunuyor” dedi.



İsveçli bir arkeolog ve Fornvännen arkeoloji dergisinin editörü olan Martin Rundkvist, “Kayalardan oluşan geminin bir gök takvimi olduğu düşüncesi akademi çevrelerindeki arkeologlar tarafından destek görmeyen bir teori... Tersine, Ales’in Kayaları özenle inşa edilmiş bir mezarlık anıtı olmalı” diyerek en son araştırmaya karşıt bir görüş belirtti.

İsveç’in kırsal bölgeleri, birçoğu gemileri andıran çok sayıda anıt yapı bulunduruyor. Bu anıtların birçoğu, İsveç’in Demir Çağı’na, M.S 500-1000 yıllarına işaret ediyor. Rundkvist, bu anıtların neredeyse tümünün mezarların yerlerini gösterdiğini savunuyor.

Arkeologlar, Ales’in Kayaları’nın yaşını yapılan ilk karbon tarih saptama yöntemiyle bin 400 yıl olarak belirlemişti. Bu tarih, Mörner’in öne sürdüğü tarihin yaklaşık bin 100 yıl sonrasına denk geliyor.



Rundkvist, dev kaya yapıyı inşa edenlerin de gezici-tüccar bir topluluk olmadığını savunuyor. İsveçli arkeolog, “Ales’in Kayaları”nın, denizci bir topluluk tarafından inşa edildiğini ve dev kayaların öküz, köle, ip, kızak, ahşap kürekler ve basit demir aletler kullanılarak yerlerine konduğunu düşünüyor.

Rundkvist, “Burası Beowulf’un (Konusu Demir Çağı’ndaki İskandinavya’da geçen eksi bir İngiliz destanı) dünyası” diyerek antik yapının eski kültürle olan bağlantısına da değindi.
İskandinav toplumların kültüründe çok önemli bir yer tutan gemiler, önemli insanların mezarlarını işaretlemek için inşa edilen anıtlara da ilham vermiş olabilir. Ales de, İskandinav folkloruna göre, Ale adındaki bir kralın mezarını gösteriyor. Rundkvist, bu bulgulara dayanarak, Mörner’in, “hiçbir kanıtı olmayan bir bir teoriyi savunduğunu” belirtti.

Stonehenge... İngiltere'nin en ünlü tarihi yapılarından biri. Yapının ne amaçla ve nasıl inşaa edildiği hala bir sır. Rusya Federasyonu'na bağlı Başkortostan federe cumhuriyetinde bulunan benzeri (Uçalı buluntuları) ise bu tür yapıların gizemini bir kat daha artırıyor...



----------------------------------------------------------------------------------------------------



İngiltere'deki Salisbury Düzlüğü'nde eskiden dinsel törenler için kullanılan ve Kelt rahiplerinden oluşan bir sınıf olan Druidlere atfedilen büyük taşlardan oluşan bir çember vardır. Druiler'in bu taş çemberini kullanmış olması mümkünse de, başlangıcı İngiliz Adaları'ndaki Neolitik insanlara kadar uzanmaktadır. 




Bilinenler buranın MÖ 2300 yıllarında inşa edilmeye başladığı yönünde. Yapı, keskiyle yontulmuş, düzgünleştirilmiş ve dışarıdan yerel bölgeye taşınmış, dik konumundaki 30 taştan (bunlardan halen 17'si ayaktadır) oluşur ve kavisli hale getirilerek dik duran taşlarin üzerine yerleştirilen lento(kiriş) taşlarını içerir. Böylelikle çember şeklinde kapı boşlukları oluşmuştur




Stonehenge'in çemberi bölen ve yapının girişinden geçen ekseninin yaz dönencesindeki (21 Haziran) gündoğumuna doğru konumlandırılmış olması, buna karşılık, yakındaki İrlanda'da yaklaşık olarak aynı zamanlarda inşa edilen Newgrange anıtının kış dönencesindeki (21 Aralık) gündoğumuna yöneltilmiş olması ilginçtir.



Daha önceleri güneş-uzay gözlemevi, güneş saati veya ufo iniş yeri olabileceği idda edilen Stonehenge, 500 yıl boyunca mezar alanı olarak kullanılmış.




Ayrıca yapının yapılış amacı son araştımalarla tam çözülemesede biraz daha netlik kazanmıştır.


19 Haziran 2014 Perşembe

DÜNYANIN GİZLİ TARİKATLARI


İlluminati ;

Ingolstadt Üniversitesinde kilise yasası profesörü olan Adam Weishapt tarafından 1776 yılında kurulan Illuminati, gizli cemiyetolarak bilinirken zamanla Illuminati olarak adlandırılmıştır. Amaç, eşitlik ve özgürlük içeren ahlaki bir rejim yaratmaktır. Fkata, 1785 yılında tehdit içeren bir topluluk olarak kabul edildi. Modern komplo teorisyenlerine göre bu örgüt şu anda dünyayı yönetmektedir. Bünyesinde olan kişiler dünyanın en önemli kişileridir.





Golden Dawn Tarikatı ;

Viktorya dönemi spiritüalist çılgınlığı yaşanmıştır. 1887 yılında kurulan Altın Şafak Hermetik Tarikatı, kabala , astroloji, büyü ve doğa üstü varlıklar ile çalışan bir tarikattır. En parlak döneminde modern bir düzen ile Amerika’yı kurduklarını söylerler. Bu tarikatın halen faaliyetlerini götürdüğü söylenir.







Tapınak Şövalyeleri ;

İlk Haçlı seferi sırasında şövalyelerin organize olması ile başlayan tarikat, hızla yükselmeye başladı. Politik ve mali açıdan güçlü olma nedeni ile Fransa Kralı tarafından bir tutuklama kararı çıkmasına neden olmuştur. 12 mayıs 1314 yılında Templar isimli büyük ustası idam edildi. Fakat, pek çok kişi gizli bir hazine ile yeraltına indiklerine inanır. Özellikle Masonların onlara gizli bir destek verdiğine inanılır. Halen bu tarikatın var olduğu söylenir






Bacchanalians ;


Klasik Roma’da bulunan gizem kültünün en eski tipi olan Bacchanalians, Bacchus diye bilinen tarikat şarap tanrısına tapıyordu. Biz insanların ilkel kısımlarını onaylayan inanan ve kutlama ayini yapan bu tarikat, inanılmaz vahşi toplantılar yapıyordu. Suça teşvik edilen insanlar gruplar halinde ölüyorlardı. Zamanla, Roma İmparatorluğu tarafından yasaklanan tarikatın uzun yıllar gizli bir şekilde faaliyet gösterdiği düşünülür




Molly Maguires ;

18. yüzyıl İrlanda’sında başlayan tarikat, 19. Yüzyılda Pennsylvania’da tekrar ortaya çıktı. Bu gizli topluluk, ülke ekonomisine egemen maden şirketlerine odaklı çalıştı. Hatta madenlerde ölen ve yaralanan işçilere bağışlar yapar. Bugün halen bu topluluğun maden şirketlerine karşı yürüttüğü gizli çalışmaların olduğu söylenir.








Big Firmament ;
1700’lerin sonlarına doğru devrim ateşi tüm Avrupa’yı sarmıştı. Alman, Fransız ve İtalyan devrimcileri bir araya getiren bir komite kuruldu. Almanca ve Fransızca bağlantılar incelendiğinde 1816 yılında Gioachhino Prati, Carl Follen ve Wilhelm Snell ortaklığında kurulan Big Firmament teşkilatı aydınlandı. Bu teşkilatın 1820’lerde dağıldığı söylense de halen gizli gizli yollarına devam ettiklerine inanılır.



Carbonari ;
Carbonari, 1806 yılında Sicilya’da doğdu. Masonlar gibi dağınık, küçük bağımsız hücresel bir sistem kurdu. Vatansever, yabancı kontrolünden kurtulan bir ülke arzusu taşıdılar. 1820-21 yılları arasında ayaklanmaları organize ettiler, anayasal bir monarşi için Kral Ferdinand karşısında savaştılar. 1821 yılında papa Pius tarafından resmen kınandılar. Bu tarihten sonra sırra kadem bastılar ve kimse onlar hakkında bir şey duymadı.




KADIN KISKANIRSA NE YAPAR PARÇALAR

Merhaba Dostlar,
Bugün evden işe gitmek için yola koyuldum ve rutin aynı saatte aynı otobüse bindim. O kadar kalabalıktı ve sıcaktı ki insanlar vıç vıç ya yemin ederim bıktım valla anlatırken bile içim daralıyor .Neysem bir şekilde dolup boşalıyor dolup boşalıyor.Oturdum bir şekilde ve insanları , kadınları gözlemleyeme başladım. Hem cinslerimden hoşlanmıyorum aman yanlış anlanmasın .
 Aklıma takılan bir takım şeyler var hayatlarında bir başka kadın varken aranan kadınlardı. Acaba onlardan ne kadar fazladır. Bir arkadaşımın ( baran ) istatistiklerle kafayı bozması gibi istatistiklere aldığım zaman inanın çok fazladır.
Eski sevgileri tarafından hala arananlardan mısınız ? Yoksa eski sevgilerini arayanlardan mı ?
Ya da eski sevgilinizin hayatında birisi olmasına rağmen arananlardan mı ?????





Konuyu aslında kıskançlık olarak ele almak istiyorum.
Bir kadının ne kadar da ben kıskanmam , kıskanç değilim , o da ne ki dediklerine bakmayın. Bir kadının kendine ne kadar da güveni olursa olsun için de mutlaka bir duygu vardır. Bu genelleme istatistiğidir . Aşk ilişkilerinde , evlilikte , arkadaş ortamında , okulda , herhangi bir kafe de , otobüste....betimlemeleri çoğaltabilirim.





Bazı kadınlar var ki ; hayatında ki erkeğin bir cep telefonunu kurcalamayı bıraksın eline bile almazlar .Nasıl becerirler bilemiyorum. Benim kıskançlık boyutum aşağıda ki resimde ki gibi .....




Benim sevgilim bırak telefonuna şifre koysun canına okurum.Bunun ona olan güvensizlikle ilgili değil kadın iç güdüsüdür. Benim güdümdür ulannn..:) Şuan ki devrimiz biz yeni jenerasyon olarak internette yaşayan sanal ölüleriz..yani facebooktu , twitter dı , instg , fourq,....ohoooo ve şöylede bir durum var ki herkes istediği herkese ulaşır oldu . Nerde o utanmalar nerde o bakışmalar demiceğim ama karı kızı düşürmek ya da adam erkek düşürmek çok kolay. Bu da yaşanan aşkların zedelenmesin de önemli bir rolü var . 
Benim sevgilim eski sevgilisini takip edemez. 
Benim sevgilim bir kadının ( tanımadığım ) resmini bile beğenemez.
Benim sevgilim ben yokken eski sevgilisi arayamaz ( ya o kız onu aramasının resmini çekip elinde delil olarak kullanıyorsa what happened ??? )
Benim sevgilim twitter da karı kızla yazışamaz.
Benim sevgilim sadece bana aittir.Bitti..

Sanırım bu düşüncelerim yüzünden hala bir sevgilim yok ya :):):):)
Bu en son yazdıklarımı bazıları üzerine alınsın diye yazdım..Bunları yapan biriyle birlikte isen zaten senin sevgilin değildir o..o arayış içinde ya da eskiye olan özlem içerisindedir tatlım , şekerim , böceğim..bil bunları da zamanını boşa harcama..ya da hayaller kurma..git babanın bahçesinde domateslere gübre ve ki daha çok verim alasın hayattan ve hasılattan..hadi esen kal ve esen kalın...Her nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsa..!!!!!!

17 Haziran 2014 Salı

Guinness rekorlar kitabına giren Türkler ...The Turks entered the Guinness record books ?


1. Cem Karabay, tüplü dalış ekipmanlarıyla 135 saat 2 dakika 19 saniyelik sualtında kalma rekorunu kırarak Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi..



.
2.İzmit'te düzenlenen Pişmaniye Festivali'nde üretilen 1040 metrelik pişmaniye "dünyanın en uzun pişmaniyesi" ünvanını alarak Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeye hak kazandı


3.Konya'da bir çanta firması Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeyi de başaran 6 metre 30 santimetre boyunda ve 900 kilo ağırlığındaki dev çantanın tanıtımını yaptı.


4.Emekli Su Altı Timi (SAT ) komandosu, judo, su altı, parasut, jımnastık, halter ve yuzme şampiyonu Namık Ekin, su altında 24 saatte 34 bin 800 metreden fazla yüzerek, Guinness dünya rekorunu kırdı.

5. Erkek kuaförü Ercan Buyruk, bir günde 360 kişiyi traş ederek Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi.

6.Guinness Rekorlar Kitabı'na girmek için bir alışveriş merkezinde ütü yapan Kemal Gökgül, 42 saat sonunda 464 parça eşya ütüleyerek rekorun sahibi oldu.


7. kKonya'da ayakkabı ustası Zahit Okurlar tarafından imal edilen 455 numara ayakkabı, dünyanın en büyük ayakkabısı olarak Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi.


8.Kayseri'de bin 740 kilogram ağırlığında tek parça üretilen sucuk, 'Dünyanın en büyük sucuğu' olarak Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi.



9.Mehmet Özyürek, 8,8 santimlik uzunluğundaki burnu ile "Dünya Altın Burun Şampiyonu" olarak Guinnes Rekorlar Kitabı'na girdi. 


10.'Dünyanın En Kısa Kadını'' Elif Kocaman ile ''Dünyanın En Uzun Adamı'' Sultan Kösen, Guinness Rekorlar Kitabı'na girdiler. 





İSTANBUL' DA YAŞAMAK ....Living in Istanbul ???


   İstanbul'da yaşamak herkesin farklı düşüneceği  , farklı algıladığı bir ülkedir aslında.
Benim ülkem de çok olumlu şeyler yok mesela..
Bir kere burada yaşayabilmek için çalışmalısın..bir çoğu karıntokluğuna hatta
Her gün erken uyanıp , her gün aynı saatte aynı otobüse tıka basa binmelisin ki işe geç kalmayasın..
O otobüsün içerinde ya da metro , tramvay hiç fark etmez insanlarla iç içe , yakın temas içerinde  ki ; sabah sabah ağzı kokanı dersin , ter kokanı mı dersin , gözleriyle taciz edeni mi dersin , oturmak için milli atletler gibi ite kalka  koşanı mı dersin  de dersin bunları örneklerini çoğalta biliriz..
Hadi bunları geçtim ..iş yerine araba mesafesi 30 dklık uzakta ama 70 dk da gitmeye ne dersiniz..trafik insanı sinirli de yapar streste yapar , adamı çile den çıkarır..İnanın buradan kurtulmak için her gün dua ediyorum..





   Everyone will think differently, live in Istanbul, is a country where different perceptions, actually. 
Not many positive things in my country for example .. 
Once you must try to live here .. even to the most karıntoklug 
Wake up early every day, every day at the same time you should ride the same bus to cram're staying late at work .. 
It includes the bus or the metro, tram makes no difference to mingle with people, in close contact provides that; morning, mouth smells of the course, sweat smelling Does course, with the eyes harassing the course to sit for national team athletes as it stands runs to Have course of the lesson these instances replicate to know .. 
Come on, they crossed .. work place car distance 30 dklık away but 70 minutes in, how do you say .. the traffic of people on edge makes stress makes man suffering from subtracts .. Believe me get out of here every day to pray ..




İstanbul'da gerçekten yaşayabilmek için yüksek standartlara sahip olmasın ki tadını çıkartasın..
Hee bu diğer insanların eğlenemeyeceği anlamına tabi ki gelmiyor , arkadaşlarına ve ortamına bağlı,
Benimde bu ortamım olmadığı için çok arkadaşım var ama yine de bu şehir beni yoruyor....
Bu şehirde ne hayatlar biliyormusunuz...
Henüz lise de gözüm açılmamışken part-time bir yerde çalışıyordum..Bir AVM idi 
Öğlen yemeklerinde genelde yanlız oturur..insanları gözetlerdim..ve kendimce insan tahlili yapmaya çalışırdım..
Şuanda da anlıyorum ki insanların mutsuzluğu ya da mutluluğu yüzlerine yansıyor..
Eşiyle tartışması , kocasıyla didişmesi , sevgilisi yanında olduğu halde başka birilerini kesmesi , sevgilisi ile otururken gereksiz kıskançlıkları..çocuğunun ağlayarak istediğini elde etmesi gibi..


I have high standards to live in Istanbul not really enjoy it .. you're 
Hee fun that other people can not, of course, does not mean, friends and depending on the environment, 
Because I have it in my environment I have many friends but still wears me out of this city .... 
Do you know what lives in this town ... 
Yet somewhere parttime high school when I was working in my eyes unopened .. an AVM di 
Usually sits alone at lunch .. I was spying on people .. and I've tried to make people assays .. 
I understand that at the moment of sadness or happiness of the people is reflected in the face .. 
Discussion with his wife, bickering with her husband, lover, although it is next to someone else to cut, sits with her boyfriend unnecessary jealousy .. like child's crying to get what you want ..



  İstanbul'un diğer bir yüzü ise arka sokaklarında dönenen illegal hayatlar var..Bu insanları eleştirmek yanlış olur çünkü bu insanlar sürünerek hayatta kalmaya çalışan ya da yaşamayı böyle kabullenmiş kişiliklerdir..
Sokak aralarında uyuşturucu satan..mı ? Hayatını erkekler ile birlikte olarak kazanan ve  çocuğunu okutmaya çalışan kadınlar  mı ? Tefecisinin gecekondu mahallerinde ahkam keserek dolaşmaları mı ? Gazinolarda escorluk yapanlar mı ?
Sevgilisi ile her gün uyuşturucu içen ama ailesi orada okuyor sananlar mı ? 

Istanbul is another side of life in the back streets of returning illegally .. It would be wrong to criticize people because these people trying to survive by crawling or people are lapping it up live .. 
Do alleyways selling drugs ..? The lives of men and women working together winners and children to read me? Navigating in the shanty towns of Jew ahkam for cutting? Does that escorluk in casinos? 
Every day with dear family smoke, but there are some who think reading me?





İstanbul'un büyüsüne kapılmamakta mümkün değildir aslında ama bunu hangi açıdan baktığın da önemlidir.
Muhteşem güzellikleri olan , baktığın zaman hayran kalacağın ve hiç gitmek istemeyeceğin bir yerdir bazen..tabi güzelliklerini kıstas aldığın zaman...hele birde vapurda yolculuk yapmak kadar ki bu benim en sevdiğim bir şeydir..Martılara simit atmak ki millet olarak biz öğrettik..:) 

Vesselam ben şunu söyleyebilirim ki şafak vakti yakındır..Koca bir şehri bırakıp gitmek gerçekten de metropole alışmış biri olarak hiçte zor olmacaktır . Size burada yaşayanlara veya yaşamak isteyenlere , sevenlere sevmeyenlere ( cengiz kurtoğlu'nun şarkısına benzedi :)) ) başarılar dilerim..
Sevgilerimle.


It is impossible not to fall under the spell of Istanbul, actually, but when you look at it in terms of what is important. 
Gorgeous beauty, which when you looked amazed and we never want to go somewhere so that is sometimes needed .. beauty yardstick when you get ... especially one in the steamboat trip up these my favorite is one thing .. Seagull bagel throw that as a nation we have taught ..: ) 

As a resault ,I can tell you this .. it is close to a big city at dawn, leaving no go really well in the metropolis as one accustomed to will olm. You live here or those who want to live, not love those who love those (ali Kurtoğlu resembled the song :))) I wish you success .. 
Love you.







Özlüyorum, farkındayım. Ama geri gelsin istiyor muyum? Bilmiyorum. Sesini duymak istiyorum ama arasa cevap verebilecek miyim, bilmiyorum. Ko...