Saatler gece yarısı ve ben tüm yorgunluğuma rağmen oturup yazma gereği duyuyorum sana..
İş ciddi boyutunu aştı..bu hastalık kanımda dolaşıyor artık....
Sensiz geçmesini istemediğim günler yaşıyorum habersizce..
Nereden çıktı ki şimdi diyorum kendime..bu duygulara kapatmışken tamamen apansızca..
Tüm duyguların hayatın aslında ne kadar basit kolay olduğunu savunan bir insanın cesaretinin nasıl kırıldığını izliyorum kendimde..
Heyecanlanıyorum biliyor musun ?
Belki de biliyorsun değil mi..sadece izlemek hoşuna gidiyor..
Tuhaf şekilde gözlerim dolabiliyor...
Gözlerimi kapattığımda nefesim kesilecekmiş gibi oluyor geceleri..
Dram müzikleri dinleyerek sanki imkanlı imkansıza yürüyormuşum gibi geliyor..
Ya da hiç bitmeyecek bir yolda yürüyormuşcasına
Ben aslında sana koşuyorum...dinlenmeden nefes nefese kalıyorum..
Sonra pes ediyorum yine koşuyorum yine pes ediyorum..
Sonuç sadece tekrarlamak dışına çıkmıyor..
Belki de acele ediyorum..ama kestiremiyorum sonunu bu beni daha çok cezbediyor..
Gülüşünle bile içimdeki volkan dağlarından fışkıran lavlar saçılıyor etrafa..
Sahi seni öpmek nasıl bir duygu ..o nefesinin sıcaklığını hissetmek..
Ahh sarhoş olacakmışım gibi hissediyorum..
Ben bu sarhoşluktan ayılmak istemiyormuşcasına uyumaya gidiyorum..
Bensiz geçmesini istemediğin geceler vaad ediyorum sana..
İyi geceler..
14 Ocak 2015 Çarşamba
10 Ocak 2015 Cumartesi
TARİFSİZ DUYGULAR.
Şuan bir bilsen sana nasıl mesaj atmak geliyor içimden..sadece bakıyorum en son hangi saatte girdiğine tekrar çıkıyorum..cesaret edemiyorum ellerim geri kaçıyor ardına...
Her şey daha çok yeni çok taze sadece seni düşünüyor..sana odaklanıyorum..
Yanında olmak istiyorum..biraz kollarında uyumak ..biraz kokunu içine çekmek..saçlarımla oynamanı..beni öpmeni istiyorum...
Buna cesaret edemiyor ve çaresizce senden gelecek olan bir ışığı bekliyorum..
Günler geçiyor ardı ardına saatlere bakıp gelmeni umut ediyorum..Seninle geçirdiğim aynı hava da bile nefes alamıyorum..saçmalıyorum seninle konuşurken..aptalca sırıtıyorum hatta..
Bu heyecan mı yoksa uzun zamandır beklediğim gerçek aşkmı kestiremiyorum..
Sadece bekliyorum..
Biraz buruk biraz umutlu ...
Her şey daha çok yeni çok taze sadece seni düşünüyor..sana odaklanıyorum..
Yanında olmak istiyorum..biraz kollarında uyumak ..biraz kokunu içine çekmek..saçlarımla oynamanı..beni öpmeni istiyorum...
Buna cesaret edemiyor ve çaresizce senden gelecek olan bir ışığı bekliyorum..
Günler geçiyor ardı ardına saatlere bakıp gelmeni umut ediyorum..Seninle geçirdiğim aynı hava da bile nefes alamıyorum..saçmalıyorum seninle konuşurken..aptalca sırıtıyorum hatta..
Bu heyecan mı yoksa uzun zamandır beklediğim gerçek aşkmı kestiremiyorum..
Sadece bekliyorum..
Biraz buruk biraz umutlu ...
8 Ocak 2015 Perşembe
TATİLLER HİÇ BİTMESİN
Merhaba Arkadaşlar ,
Muhteşem tatilin bitişi ve İstanbul'a gelişimin 96.saatinde bulunmaktayım . Maalesef çok çok hızlı geçti günler ve hemencecik işe başladım. Bu tatilim yazınki kadar bıcır bıcır geçmese de karmakarışık duygulardan arınıp 37 maddeden oluşan ve bu yıl için güzel hedefler belirleyen duygularla dolup taşıp geldim.
Tatilimin 3.günü eski anılarla yüzleşme ardından depresyona girecektim ki uyandım ve ben napıyorum lan dedim. Çünkü bunu demeseydim kabuk bağlayan yaralarım tekrardan kanayacak kuruyacak tekrardan acı çekecektim . Hemde tek taraflı . Bu pislik huyumdur ben çekiyorsam karşımda ki de çekecek.. :) Her neyse bunu en iyi atlatmanın yolu 2+1 evin tamamen pas parlak temizleyerek kendime muhteşem yemekler yaparak ve son ses müzik açarak geçirdim ve de iyi geldi.

Aslında eski oyuncağının yeni sahibinden tekrar almak istemek hatta almak değil ortak olmak istemek gibi kaos savaş veren kendi içinde boğulan nefes alamayan saçma sapan bir duruma girdim.
Oysa ki ne niyetlerle gitmiştim ...
Hani bir önceki yazımda gerçekleri kabullenip geleceğimi söylemiştim size. Öyle de yaptım . Hani bir kitabı okumaya başlarsınız sonra sıkıcı gelir ya da herhangi bir nedenden sonunu getiremezsiniz ya..benim hayatımda da böyle bir kitap vardı..belli belirsiz..bu ne aşk ne acı ne de alışkanlık..adına tabir koyamıyorum.Çünkü bende bilemiyordum ne olduğunu. Bilemiyordum diyorum çünkü artık o kitap bitti.
Her şeyde bir hayır vardır ,, her insan hayatımıza boşuna girmez , her şeyin bir sebebi vardır. Kimize kararlar aldırır , kimimize hayatı sorgulatır.Bazen çılgınızdır bazen ise somurtgan uslu...
Ben bunların hepsi yaşadım . Olgunum diyecek kadar büyümedim ya da kabullenemedim.
Bir insan nedenini bilmeden kendini neden kaderin ellerine bırakır a dostlar....

Bazen düşünmemek için çok çalıştığımı düşünüyorum. Bu şekilde yorgun olup biçare eve atıyorsun kendini..oysa ki etrafı seyrederek gitmek gerek...Gökyüzünün maviliğini ..yol kenarında biten çiçeğin pempeliğini..tramvayın sesini ..vapurun kornasını duymak gerek...
Hayat olduğu yerden akıp gidiyor.Bazen kader bazen seçimlerle..
Yeni seçimimi bir sonraki yazımda anlatacağım şimdilik iyi akşamlar diler mesai saatimi bitiririm...
Muhteşem tatilin bitişi ve İstanbul'a gelişimin 96.saatinde bulunmaktayım . Maalesef çok çok hızlı geçti günler ve hemencecik işe başladım. Bu tatilim yazınki kadar bıcır bıcır geçmese de karmakarışık duygulardan arınıp 37 maddeden oluşan ve bu yıl için güzel hedefler belirleyen duygularla dolup taşıp geldim.
Tatilimin 3.günü eski anılarla yüzleşme ardından depresyona girecektim ki uyandım ve ben napıyorum lan dedim. Çünkü bunu demeseydim kabuk bağlayan yaralarım tekrardan kanayacak kuruyacak tekrardan acı çekecektim . Hemde tek taraflı . Bu pislik huyumdur ben çekiyorsam karşımda ki de çekecek.. :) Her neyse bunu en iyi atlatmanın yolu 2+1 evin tamamen pas parlak temizleyerek kendime muhteşem yemekler yaparak ve son ses müzik açarak geçirdim ve de iyi geldi.

Aslında eski oyuncağının yeni sahibinden tekrar almak istemek hatta almak değil ortak olmak istemek gibi kaos savaş veren kendi içinde boğulan nefes alamayan saçma sapan bir duruma girdim.
Oysa ki ne niyetlerle gitmiştim ...
Hani bir önceki yazımda gerçekleri kabullenip geleceğimi söylemiştim size. Öyle de yaptım . Hani bir kitabı okumaya başlarsınız sonra sıkıcı gelir ya da herhangi bir nedenden sonunu getiremezsiniz ya..benim hayatımda da böyle bir kitap vardı..belli belirsiz..bu ne aşk ne acı ne de alışkanlık..adına tabir koyamıyorum.Çünkü bende bilemiyordum ne olduğunu. Bilemiyordum diyorum çünkü artık o kitap bitti.
Her şeyde bir hayır vardır ,, her insan hayatımıza boşuna girmez , her şeyin bir sebebi vardır. Kimize kararlar aldırır , kimimize hayatı sorgulatır.Bazen çılgınızdır bazen ise somurtgan uslu...
Ben bunların hepsi yaşadım . Olgunum diyecek kadar büyümedim ya da kabullenemedim.
Bir insan nedenini bilmeden kendini neden kaderin ellerine bırakır a dostlar....

Bazen düşünmemek için çok çalıştığımı düşünüyorum. Bu şekilde yorgun olup biçare eve atıyorsun kendini..oysa ki etrafı seyrederek gitmek gerek...Gökyüzünün maviliğini ..yol kenarında biten çiçeğin pempeliğini..tramvayın sesini ..vapurun kornasını duymak gerek...
Hayat olduğu yerden akıp gidiyor.Bazen kader bazen seçimlerle..
Yeni seçimimi bir sonraki yazımda anlatacağım şimdilik iyi akşamlar diler mesai saatimi bitiririm...
26 Aralık 2014 Cuma
YAŞASIN YILLIK İZİNLER
Merhaba Arkadaşlar,
Mesai saatimin son dakikalarında içinde olduğumu yarın sabah erkenden İstanbul'dan uçacağımı belirtmek isterim.Bunun için çok çok mutluyum. Yazın bir tatil yaptık ama gerçekten yoğun geçen günlerin ardından çok yoruldum .
Bu güzel tatilimi hem yeni yıla girerken hemde özlediğim arkadaşlarımla hasret giderirken geçireceğim. Siz burada üşürken ben güneş gözlüğümü takıp sahil kenarında yürüyüş yapıp dinleneceğim. Öğlene kadar uyuyup saatlerce kahvaltı yapacağım . Akşamları içip içip eğlenecek dans etmeyi de ihmal etmeyeceğim. Ayrıca küçük küçük ilçelere gidip anılarımı tazeleyip bazı gerçekleri kabullenip geri döneceğim. Şimdilik yazacakları bu kadar dönüşte görüşmek üzere kendinize iyi bakın.
25 Aralık 2014 Perşembe
İŞ MESELELERİ
Bir insan hiç mi fırsat bulamaz dinlenmeye , okumaya , yazmaya ....
Yok yani o kadar yoğun tempoda çalışıyorum ki bundan artık yoruldum ve hayıflanıyorum. Kendimi eve zor atıyorum.Havalarda soğuk zaten tek düze yaşamak sıkıcı hale geldi sanırım .
Evet işimi severek yapıyorum ama bir noktada birlikte çalıştığımız insanların enerjileri de önemli ve ben iş yükümü azaltan enerjimi yükselten bir iş ortağı arkadaş ile çalışmıyorum . Haftada fix 1 gün hastalanan 5 ci haftası 4 kez izin alan mesai saatinden 3 kez erken çıkan çok konuşan ve anlamamazlıktan gelen birisiyle çalışıyorum. Siz olsaydınız böyle biriyle çalışmak ister miydiniz ?
Bende istemiyorum ancak bir noktada acıyorum ve vicdan yapıp gidip kimselerle konuşmuyorum. Alıyorum karşıma bu böyle şu şöyle yapılır diye. Ama eğer bunu anlamamazlıktan gelmek uyanıklıksa ya da öyle olduğu sanılıyorsa kimse kusura bakmasın profosyönel olmak zorunda kalıcağım. İş hayatı böyle şeylerin sadece bir kısımda tolere edebilir ama bir iş yapıyorsan kurallarına uygun yapmak zorundasındır. Lakin vicdanınız kimsenin işiyle oynamak gibi bir mesele yapıyorsa ve bu sizi artık yıpratmaya da başlamışsa orada durulması gerekiyor.
Sanırım artık bazı şeyleri tükettik ve sonuna geldik ben yapılması gereken her şeyi yaptığımı düşünerek herkesin kendi hayatında ki rolünü belirlediğini belirtmek isterim .
Belli bir noktaya gelmek kariyeriniz için uğraşmak kimsenin ağız kokusu çekmek değildir.Bir işi ne kadar düzgün ve hakkını vererek yaparsan iyi yerlere de ulaşırsın. Saygınında alasını görürsün.
Şimdilik herkese iş hayatında başarılar diliyorum .
9 Aralık 2014 Salı
DUYGUSUZ DUYGULAR
Duygularımızdan uzun zamandır kopuk yaşıyor gibiyiz. Sahi ben hep duygu duygu diyorum ya aslında bu benim düşüncemmiş . İnsanlarda artık kör olmuş bu histen . Bazen en yakında ki insanlar bile seni kırmaktan korkmaz hale gelmiş . Ne tuhaf sen kendinden feda edip onca şey yaparken sırf egolarını tatmin etmek için seni hiçe sayan insanlarla dolmuş etrafımız .
Evet bu günlerde biraz isyankar , asi ve alınganım çünkü kırmaktan korktuğum ve hatta hiç üzülmesini istemediğim insanlar tarafından gereksizce üzülmekteyim.Nedeni ya da sebebinin hatta sonucunun bile hiç bir önemi yok . Çünkü bunu yaşarken karşı taraftan görülemiyor ise ben neden bunca zaman kırmaktan üzülmesinden korkmuşum diye kendimi sorguluyorum.
Yılların yaşanmışlıkların hatta değerin artık bir önemi kalmamış .Sadece geçirilen zamanın size ne kattığı ya da sizden ne aldığı önemli olur hale gelmiş. O kadar zaman süren ilişkiler bir çırpıda biterken , uzun süre yaşanan bir dostluk bir küçük nedenden biterken aslında birikmiş kötü şeylerin temeli olmuş.
Bunca zamandır yaşadığım tüm duyguların nedeni şuan beni bu kadar duygusal iken duygusuzlaştırması olmuş .
Değer verilmeyen bir insanın hayatında işinde ne kadar başarılı olacağı tartışma söz konusu..
Neyse ki değer verilen ve bu değerin kıymetini bilen bir insanım diğer seçenek benim için değil genelleme bir yargımdır .
Hayat aslında çok basit iken maddi koşullar manevi koşulları ve dünyada fani geçici zevk veren şeylerin çılgınca tüketmesi , egolarını tatmin etmesi , aslında yaşamak istediği gibi görünen ama aslında o hayatı yaşayamayan , kaliteli takılmaya çalışmaktan kastı fiyatı düşük zevk anlayışı farklı olan insanları yargılayan pislik insanlarla dolu .
Cinsiyeti fark etmeksizin bende şuan onları yargılıyor ve küçümsüyorum .Hiçte umurumda olmayan kafası etiler yaşantısı hacıhüsrev olan insanları.
Diyeceklerim o ki bir gün herkes haketiğini yaşayacak ve karşısında ki o kalite de olacak. Çok parası olması kaliteli olduğunu göstermez diyerek dip notta ekiyorum .
Şimdilik kendinize iyi bakın.Sizden başka kimse değerli değil . Unutmayın...
Evet bu günlerde biraz isyankar , asi ve alınganım çünkü kırmaktan korktuğum ve hatta hiç üzülmesini istemediğim insanlar tarafından gereksizce üzülmekteyim.Nedeni ya da sebebinin hatta sonucunun bile hiç bir önemi yok . Çünkü bunu yaşarken karşı taraftan görülemiyor ise ben neden bunca zaman kırmaktan üzülmesinden korkmuşum diye kendimi sorguluyorum.
Yılların yaşanmışlıkların hatta değerin artık bir önemi kalmamış .Sadece geçirilen zamanın size ne kattığı ya da sizden ne aldığı önemli olur hale gelmiş. O kadar zaman süren ilişkiler bir çırpıda biterken , uzun süre yaşanan bir dostluk bir küçük nedenden biterken aslında birikmiş kötü şeylerin temeli olmuş.
Bunca zamandır yaşadığım tüm duyguların nedeni şuan beni bu kadar duygusal iken duygusuzlaştırması olmuş .
Değer verilmeyen bir insanın hayatında işinde ne kadar başarılı olacağı tartışma söz konusu..
Neyse ki değer verilen ve bu değerin kıymetini bilen bir insanım diğer seçenek benim için değil genelleme bir yargımdır .
Hayat aslında çok basit iken maddi koşullar manevi koşulları ve dünyada fani geçici zevk veren şeylerin çılgınca tüketmesi , egolarını tatmin etmesi , aslında yaşamak istediği gibi görünen ama aslında o hayatı yaşayamayan , kaliteli takılmaya çalışmaktan kastı fiyatı düşük zevk anlayışı farklı olan insanları yargılayan pislik insanlarla dolu .
Cinsiyeti fark etmeksizin bende şuan onları yargılıyor ve küçümsüyorum .Hiçte umurumda olmayan kafası etiler yaşantısı hacıhüsrev olan insanları.
Diyeceklerim o ki bir gün herkes haketiğini yaşayacak ve karşısında ki o kalite de olacak. Çok parası olması kaliteli olduğunu göstermez diyerek dip notta ekiyorum .
Şimdilik kendinize iyi bakın.Sizden başka kimse değerli değil . Unutmayın...
3 Aralık 2014 Çarşamba
KAPKAÇ , KIRIKKOL 3 HAFTA ALÇI VE HAZİN SON.
Merhaba Arkadaşlar ,
Yazmayalı ve okumayalı çok çok uzun zaman oldu. Çünkü başıma talihsiz aksilikler geldi . Önce kendi mahallemde kapkaç 'a uğradım allahtan cazgır oldum ve işkillendiğim için önce davranıp çantamı kurtardım . Adam elini attı ne alırsam kardır meselesi herhalde birde tacize uğradım . Ne korkunç bir olay ki ben asi , yırtık ve korkusuz özgüvenim titreyerek eve gittim . Allahtan yırtmıştım ki başıma daha büyük olay gelmedi . Sonra bu olay üzerine aynı yerden geçmeye korkar oldum. Çok kötü bi duygu Allah kimsenin başına vermesin.
Bu olaydan birkaç hafta sonra arkadaşın doğum günü vardı .Bir eğlence mekanında oldukça kalabalıktı . Sonra bu kalabalık dikkat çekmez mi tabi ki kızlarla dolu ise evet çeker .
Orta yaşlı , kel ve ukala bir adam beni kesip durdu . Adam yüzsüz bed resmen . Neyse nereye baksam bu malı gördüm. Bir değil iki değil üçüncüde allah dedim ve kızlar tuvaletinin önünde bir tane yumruk attım . Ben de ki bu tavırın nedenini sormayın çünkü bende bilmiyorum. Kolum açımıştı tabi ki . O sapık adamı dışarı attırdım ve hıncımı aldım tabi ki . Ukala zengin sapık pislik . Kızların yanında döndüm tabi kimsenin haberi yok bu durumdan . Gecenin ileryen saatlerinde kızlardan birisi yere içki dökmüş ve bende görmediğim için ayakta sallanmaya devam ettim . Böyle hop hop zıp zıp değil oldukça normal gayette sakindim . Sonra ayağımda ki topuklu ayakkabı kaydı ve kıçımın üstüne düştüm ve düşerken de sağ kolumun üstüne vücudumun ağırlığı geldi . Aman tanrım didim :)
Zaten yumrum atmıştım birde düşünce acıdı ama ne acıdı . İncinmiştir diye düşündüm ve devam ettim. Eve gidince bir ağrı sızı geldi anlatamam . Hemen hastaneye gittik . Hafta sonu olduğu için acile gittik bir röntgen 3 yerde kırık ve 4 hafta alçılı kalacağımı öğrendim. Bu benim için dayanılması çok güç bir durum ve boku bokuna kolumu hemde sağ kolumu kırmıştım .

Her şeyde bir hayır vardır meselesini yine sağlığıma kavuştuğumda şükrettim . Çünkü insanın herhangi bir nedenden sağlığını kaybetmesi hem maddi hem de manevi darbeye neden oluyor.
3 hafta boyunca annem canım annem yardım etti ve işe gidemedim . Tabi alçılı kolla yeni işe başlayan arkadaşa iş öğretmek için yine ofisime gittim. Benim için zor bir durumdu hayatımda bir düzen var ve bu düzene o kadar çok alışmışım ki ufak bir sıkıntıda ya da aksilikte kendini işe yaramaz hissediyor insan ..
Yine binlerce kez Allah'a şükürler olsun ki kısa zamanda iyileştim ve cuma günü alçıyı çıkarttılar. Tabi tam anlamı ile önceki kolum gibi değil ama zamanla daha iyi olacaktır diye düşünüyorum .İşime ve normal hayatıma geri döndüm .
Hayatımda tabi ki değişiklikler oldu canım iş arkadaşım işten ayrıldı ve başka şehre gitti yerleşti.O benim ise radikal kararlarım oldu.
Bu arada yine Antalya'ya gidemedim kolum kırıldığı için . Yılbaşına kısmetse
Şimdilik anlatacaklarım bu kadar başka yazılarda görüşmek üzere :)
Yazmayalı ve okumayalı çok çok uzun zaman oldu. Çünkü başıma talihsiz aksilikler geldi . Önce kendi mahallemde kapkaç 'a uğradım allahtan cazgır oldum ve işkillendiğim için önce davranıp çantamı kurtardım . Adam elini attı ne alırsam kardır meselesi herhalde birde tacize uğradım . Ne korkunç bir olay ki ben asi , yırtık ve korkusuz özgüvenim titreyerek eve gittim . Allahtan yırtmıştım ki başıma daha büyük olay gelmedi . Sonra bu olay üzerine aynı yerden geçmeye korkar oldum. Çok kötü bi duygu Allah kimsenin başına vermesin.
Bu olaydan birkaç hafta sonra arkadaşın doğum günü vardı .Bir eğlence mekanında oldukça kalabalıktı . Sonra bu kalabalık dikkat çekmez mi tabi ki kızlarla dolu ise evet çeker .
Orta yaşlı , kel ve ukala bir adam beni kesip durdu . Adam yüzsüz bed resmen . Neyse nereye baksam bu malı gördüm. Bir değil iki değil üçüncüde allah dedim ve kızlar tuvaletinin önünde bir tane yumruk attım . Ben de ki bu tavırın nedenini sormayın çünkü bende bilmiyorum. Kolum açımıştı tabi ki . O sapık adamı dışarı attırdım ve hıncımı aldım tabi ki . Ukala zengin sapık pislik . Kızların yanında döndüm tabi kimsenin haberi yok bu durumdan . Gecenin ileryen saatlerinde kızlardan birisi yere içki dökmüş ve bende görmediğim için ayakta sallanmaya devam ettim . Böyle hop hop zıp zıp değil oldukça normal gayette sakindim . Sonra ayağımda ki topuklu ayakkabı kaydı ve kıçımın üstüne düştüm ve düşerken de sağ kolumun üstüne vücudumun ağırlığı geldi . Aman tanrım didim :)
Zaten yumrum atmıştım birde düşünce acıdı ama ne acıdı . İncinmiştir diye düşündüm ve devam ettim. Eve gidince bir ağrı sızı geldi anlatamam . Hemen hastaneye gittik . Hafta sonu olduğu için acile gittik bir röntgen 3 yerde kırık ve 4 hafta alçılı kalacağımı öğrendim. Bu benim için dayanılması çok güç bir durum ve boku bokuna kolumu hemde sağ kolumu kırmıştım .

Her şeyde bir hayır vardır meselesini yine sağlığıma kavuştuğumda şükrettim . Çünkü insanın herhangi bir nedenden sağlığını kaybetmesi hem maddi hem de manevi darbeye neden oluyor.
3 hafta boyunca annem canım annem yardım etti ve işe gidemedim . Tabi alçılı kolla yeni işe başlayan arkadaşa iş öğretmek için yine ofisime gittim. Benim için zor bir durumdu hayatımda bir düzen var ve bu düzene o kadar çok alışmışım ki ufak bir sıkıntıda ya da aksilikte kendini işe yaramaz hissediyor insan ..
Yine binlerce kez Allah'a şükürler olsun ki kısa zamanda iyileştim ve cuma günü alçıyı çıkarttılar. Tabi tam anlamı ile önceki kolum gibi değil ama zamanla daha iyi olacaktır diye düşünüyorum .İşime ve normal hayatıma geri döndüm .
Hayatımda tabi ki değişiklikler oldu canım iş arkadaşım işten ayrıldı ve başka şehre gitti yerleşti.O benim ise radikal kararlarım oldu.

Şimdilik anlatacaklarım bu kadar başka yazılarda görüşmek üzere :)
28 Ekim 2014 Salı
MUTLULUĞUN RESMİNİ ÇİZEBİLİR MİSİN ?
Bir önceki yazımda şükretmekle ilgili bir yazı paylaşmıştım. Araştırmalarım arasında güzel bir yazı buldum ve sizinle de paylaşmak istedim.
Şu hayatta şükretmemize sebep olacak o kadar çok şey var ki aslında! Sadece nefes almak bile bizim doğuştan şanslı olduğumuzun ispatı değil mi?
Ünlü şair Nazım Hikmet, Paris'te ressam arkadaşı Abidin Dino ile yaptığı bir dost sohbetinde, "Bana mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin?" diye sorar. Can dostu beklenmeyeni yapar ve bir şiirle cevap verir ona. Son cümlesi şöyle özetler hislerini: "Buna ne tuval yeterdi, ne boya...''
• Şimdiye kadar size bir şeyi başaramayacağınızı hissettiren herkesi unutun: Eskiden kimse televizyonun icat edileceğine inanmıyordu. Mucitler “Yapamazsın” diyenleri dinleselerdi, gerçekten haklı olurlardı.
Şu hayatta şükretmemize sebep olacak o kadar çok şey var ki aslında! Sadece nefes almak bile bizim doğuştan şanslı olduğumuzun ispatı değil mi?
Ünlü şair Nazım Hikmet, Paris'te ressam arkadaşı Abidin Dino ile yaptığı bir dost sohbetinde, "Bana mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin?" diye sorar. Can dostu beklenmeyeni yapar ve bir şiirle cevap verir ona. Son cümlesi şöyle özetler hislerini: "Buna ne tuval yeterdi, ne boya...''
• Hayatınızın, kişiliğinizin ve var olduğunuzun farkına varın: Otomatik pilotta gibi yaşamak yerine kendi için düşünen, isteyen, başaran, üreten, gelişen bir birey olmanın mümkün olduğunu unutmayın.
• Öncelikle ne istediğinize karar verin: “Ben ne istiyorum, hayattan ve kendimden neler bekliyorum?“ diye sorun. Hatta bir liste yapın.
• Tüm bunları neden istediğinizi düşünün: Elde ettiğinizde hayatınızda neler değişecek? Bunları bilmek tüm zorlukları göğüslerken sizi motive edecektir.
• Beklentilerinizin ne kadar gerçekçi olduğunu değerlendirin: Maddi-manevi kaynaklarınızla ve atacağınız yeni adımlarla ulaşabileceğiniz gerçekçi hedefler seçmek hayal kırıklıklarını önleyecektir. Adımlarınızı yavaş ama kararlı atın. Aceleci biçimde on basamağı birden çıkmak neredeyse imkansızdır.
• Hedefe ulaşmanızı engelleyen faktörleri listeleyin: Önünüze çıkabilecek engeller, riskler, tercihler konusunda bir liste oluşturun.
• Bu engelleri aşmanın yollarını üretin: Aşabileceğiniz engeller için çözüm yolları, aşamayacaklarınız için ise farklı seçenekler üretin.
• İç engellerinizi kaldırın: Daha önceki deneyimleriniz başarısızlıkla sonuçlandıysa, bu yukarıdaki maddelerden birindeki soruna bağlı olabilir. Başarısız olduğunuz için depresyona girmek yerine, yeni yollar deneyerek başarılı olabileceğiniz konusunda kendinizi motive edin.

23 Eylül 2014 Salı
ŞÜKÜRLER OLSUN..
Ben söyleyeyim hayır..İstisnalar olabilir ama elinizde ne varsa elinizde olmayan cazip gelir.
Bu herhangi bir şey olabilir.
Daha iyi bir maaş ,
Daha iyi üst model bir araba ,
Daha güzel bir ev ,
Daha güzel bir kariyer,
Daha güzel bir kız - erkek arkadaş ,
Daha....
Daha...
Zaman o kadar hızlı ilerliyor ki ve gencini yaşlısını dinlemiyor.
Hayatınızın mahvolması sağlığınızın 3 gün bozulmasına bakar.Ne alaka derseniz hayat size en ufak şeylerden dev anlamlar çıkarttırır. Küçük bir soğuk algınlığı farkındalığını yitirmiş duygularımı
depreştirmiş durumda.Ve ben uzun zamandır dua etmeyi , şükretmeyi , dengesizce yaşamayı , etrafımdaki insanlardan bi haber yaşayıp hep kendimi anlattığımı , ailemin bir kez ve her zaman da değerini kıymetini , değersizleri değerlileştirdiğimi , napıyorum ben kendime dediğim günlerin farkına vardım..
Şu 2 hafta da sınırlarımı ve tahammülü sonuna kadar kullanmış durumdayım ve bunu da uzun süre pasif olacağından eminim.Şu iki hafta içinde hayatıma kattığım tecrübeleri ( olumsuz durumdan çıkartılan olumlu sonuç ) bir bilseniz bana uzaktan acırsınız.
Acınmak biraz kendime yapmış olduğum ağır bir eleştiri oldu ancak hal bundan ibaret.
6 gündür sağlıkla ilgili bir problemi aşmaya çalışmamda cabası..Hayatta her şey başınıza gelebilir sonuçta.
Vessalam başına gelen olumsuz hayat tecrübelerinden ders almak sizi ilerideki hayatınızda güçlü ve bir kat daha zırhlı kılar.Kötülere..kötüklük yapan insanlara..çıkarcılara..günübirlikçilere..fesat insanlara..değer vermeyin verdirtmeyin...
Size o muhteşem özgüveninizin özüne inip sizi incitecilirler..
Şahsen sadece incinmiş kendimi nadasa bırakmış huzura yolculuğa çıkıyorumm..
Şevkatle kalın..
12 Eylül 2014 Cuma
AYNA AYNA SÖYLE BANA..
Hayattan beklentileriniz olmasa nasıl mutlu olursunuz . Hayal etmek , hedef koymak ve bu yolda ilerlemek başarıyı yakaladıkça daha da güçlenerek yeni istekler üretmek hayatımızda olan en değerli şeylerden bir tanesidir.Zamanın nasıl ne çabuk geçtiğini bilemez ve bu anı da kaçırırsanız birikim yapamazsınız. Bu birikim de kendinize ne kata bilirseniz sizi siz yapan değerlerin farkına varırsınız.
Kişisel gelişimci ruhunuzu keşfetmenizi aslında neleri sevdiğinizi nelerden hoşlanmadığınızı , sevdiğiniz işte çalışmayı , hayat tarzınızı , müzik zevkinizi , sevdiğiniz ilde yaşamayı (benim için çok geçerli ) , en güzeli ise pozitif olmayı öğrenmelisiniz.
Evet herkesin her insanın stresli olduğu zamanlar vardır.Sonuç olarak mutsuz etmekten ve o anı orada bırakmaktan başka bir çözüm yoktur.
Mutsuz birini görürseniz ondan uzak durmayın ona mutluluğunuzu katın.Büyük metropollerde yaşayan insanlar da daha sık görebilirsiniz.İşinden çıkmış yüzü beş karış hayattan biçare ..
Böyle olmamak için insanlara kendinize ayna da gülümseyin..Karamsar olmayın , yaşlılara ve çocuklu kadınlara yer verin..Artık bunların hiç birini göremez oldum..Genç yaşıma rağmen bu değerlerimi katan aileme ayaklarımda topuklular ve bu topukluların üstünde saatlerce kalmama rağmen bu ahlakı verdikleri için şükürler olsun.Çünkü dün otobüste çocuklu bir bayana gözlerinin içine bakmama rağmen kimse yer vermedi .Avazım çıktığı kadar bağırarak birisi bu kadına yer verebilir mi diye bağırdım..
Lise dönemimde part-time çalıştığım bir alışveriş merkezinde yemek aramda yanımda kağıt ve kalemle çıkardım ve hem yemek yer hemde orada bulunan insanların ruh hallerini ve hayatlarını yüzlerine , mimiklerine , karşısında ki insanla konuşmasına bakarak kendimce tahlil yapardım.Bu bana her zaman karşımda ki insana gülümsemem gerektiğini öğretti.Sanki gelmiş görmüş geçirmiş gibi düşünmeyin .Ya da düşünün siz bilir siniz.
John Lennon'da dediği gibi ''Siz hayatı anlamamışsınız''
Hayata kendi yaşamınıza nereden baktığınız önemli . Başkasının nasıl göründüğüne aldırış etmeden ..
Hürce ..
Bugünde böyle olsun..özgürce
İyi hafta sonları diliyorum hepinize...
Sevgiyle kalın
( Gülümseyen birini görürseniz o ben olabilirim..:)
Kişisel gelişimci ruhunuzu keşfetmenizi aslında neleri sevdiğinizi nelerden hoşlanmadığınızı , sevdiğiniz işte çalışmayı , hayat tarzınızı , müzik zevkinizi , sevdiğiniz ilde yaşamayı (benim için çok geçerli ) , en güzeli ise pozitif olmayı öğrenmelisiniz.
Evet herkesin her insanın stresli olduğu zamanlar vardır.Sonuç olarak mutsuz etmekten ve o anı orada bırakmaktan başka bir çözüm yoktur.
Mutsuz birini görürseniz ondan uzak durmayın ona mutluluğunuzu katın.Büyük metropollerde yaşayan insanlar da daha sık görebilirsiniz.İşinden çıkmış yüzü beş karış hayattan biçare ..
Böyle olmamak için insanlara kendinize ayna da gülümseyin..Karamsar olmayın , yaşlılara ve çocuklu kadınlara yer verin..Artık bunların hiç birini göremez oldum..Genç yaşıma rağmen bu değerlerimi katan aileme ayaklarımda topuklular ve bu topukluların üstünde saatlerce kalmama rağmen bu ahlakı verdikleri için şükürler olsun.Çünkü dün otobüste çocuklu bir bayana gözlerinin içine bakmama rağmen kimse yer vermedi .Avazım çıktığı kadar bağırarak birisi bu kadına yer verebilir mi diye bağırdım..
Lise dönemimde part-time çalıştığım bir alışveriş merkezinde yemek aramda yanımda kağıt ve kalemle çıkardım ve hem yemek yer hemde orada bulunan insanların ruh hallerini ve hayatlarını yüzlerine , mimiklerine , karşısında ki insanla konuşmasına bakarak kendimce tahlil yapardım.Bu bana her zaman karşımda ki insana gülümsemem gerektiğini öğretti.Sanki gelmiş görmüş geçirmiş gibi düşünmeyin .Ya da düşünün siz bilir siniz.
John Lennon'da dediği gibi ''Siz hayatı anlamamışsınız''
Hayata kendi yaşamınıza nereden baktığınız önemli . Başkasının nasıl göründüğüne aldırış etmeden ..
Hürce ..
Bugünde böyle olsun..özgürce
İyi hafta sonları diliyorum hepinize...
Sevgiyle kalın
( Gülümseyen birini görürseniz o ben olabilirim..:)
2 Eylül 2014 Salı
EYLÜL MESELESİ...
Merhaba Arkadaşlar,
Eylül Ayının insanlarda bıraktığı ve hissettirdiği çağrışımlardan bahsetmek istiyorum.
Eylül ayı sonbahara doğru adım atmış yaprakların sararmaya yüz tuttuğu hafiften esen rüzgarın insanın içini serinlettiği , klimaların kapandığı camların açıldığı , giyim kuşamın biraz daha kalınlaştığı , akşamları hırkanı al çık moduna geçildiği , kışa doğru yaklaşan bir aydır...
EYLÜL kelimesi ;
* Eylül, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 9. ayı olup 30 gün çeker.
* Arapça eylûl, Süryanice "üzüm" anlamındaki aylûl'den (üzüm ayı) gelmektedir.
* Hristiyanlar bu aya "istavroz ayı", "haç ayı" ya da Karadeniz'de değiştirilerek "istavrit ayı" derler.
* Avram Galanti Bodrumlu yaptığı araştırmalar ile Türklük İncelemeleri kitabında Akadlıların altınca ayı olduğunu ve sevinçten haykırmak anlamına geldiğini savunmuştur.
* Eylül adının İngilizce karşılığı olan "September", Latince 7 anlamına gelen "septem" den gelir. Eylül, M.Ö. 153'e kadar, eski Roma takviminde 7. ay idi.
* Roma imparatoru Septimius Severus ile aynı anlama gelir.
* Arapça eylûl, Süryanice "üzüm" anlamındaki aylûl'den (üzüm ayı) gelmektedir.
* Hristiyanlar bu aya "istavroz ayı", "haç ayı" ya da Karadeniz'de değiştirilerek "istavrit ayı" derler.
* Avram Galanti Bodrumlu yaptığı araştırmalar ile Türklük İncelemeleri kitabında Akadlıların altınca ayı olduğunu ve sevinçten haykırmak anlamına geldiğini savunmuştur.
* Eylül adının İngilizce karşılığı olan "September", Latince 7 anlamına gelen "septem" den gelir. Eylül, M.Ö. 153'e kadar, eski Roma takviminde 7. ay idi.
* Roma imparatoru Septimius Severus ile aynı anlama gelir.
Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgar
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar
Neydi o bir zamanlar
Sevmişliğim, sevilmişliğim
O heyheyler, o delişmenlikler neydi
Ne bu kadere boyun eğmişliğim
Ne bu acıdan korlaşan yürek
Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım
Önümdeki diz boyu karanlıklar da ne
Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım
Beni kötü yakaladın haziran
Gamlı, yıkık eylül sonuma
Bir ilk yaz tazeliği getirdin
Masmavi göğünle
Cana can katan güneşinle
Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime
Çiçekler açtı dokunduğun
Çimler büyüdü yürüdüğün
Ve güller katmer oldu güldüğün yerde
Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi
Oldurduğun yemişlerin ağırlığından
Dallarım yere değiyor
Güneşi batmadan saçlarının
Bir dolunay doğuyor bakışlarından
Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma
Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık
Başım dönüyor, of başım dönüyor yaşamaktan
Ölebilirim artık
Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma
Baksana; parmak uçlarım ateş
Lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgar
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar
Neydi o bir zamanlar
Sevmişliğim, sevilmişliğim
O heyheyler, o delişmenlikler neydi
Ne bu kadere boyun eğmişliğim
Ne bu acıdan korlaşan yürek
Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım
Önümdeki diz boyu karanlıklar da ne
Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım
Beni kötü yakaladın haziran
Gamlı, yıkık eylül sonuma
Bir ilk yaz tazeliği getirdin
Masmavi göğünle
Cana can katan güneşinle
Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime
Çiçekler açtı dokunduğun
Çimler büyüdü yürüdüğün
Ve güller katmer oldu güldüğün yerde
Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi
Oldurduğun yemişlerin ağırlığından
Dallarım yere değiyor
Güneşi batmadan saçlarının
Bir dolunay doğuyor bakışlarından
Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma
Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık
Başım dönüyor, of başım dönüyor yaşamaktan
Ölebilirim artık
Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma
Baksana; parmak uçlarım ateş
Lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe
Benimle uyu, benimle uyan
Birlikte varalım on üçüncü aylara
Birlikte varalım on üçüncü aylara
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Bir Eylül ayıdır bende sardım şiirlere hayra alamet gidiyorum..Hoşuma gidiyor bu duygusallık şeysi..
Uzun zamandır hissetmediğim şeyleri hatırlatıyor bazen ise hatıralarımı..
Sahi nedir beni bundan alı koyan
Korku mu
Kaybetmek mi
Acı çekmekten korkmak mı...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Özlüyorum, farkındayım. Ama geri gelsin istiyor muyum? Bilmiyorum. Sesini duymak istiyorum ama arasa cevap verebilecek miyim, bilmiyorum. Ko...
-
Zaman kaybı dilimi size ne çağrıştırıyor ? Özlemek peki ? Hemde tanımadığın birini.. Rüyalarında acı çeker mi bir insan ? Ya da huzursuz...
-
Tek istediği huzurlu bir kollarda uyumak olan , değer verdiği her şey birden bire yok olan bu da mı olmadı diye kaç kez daha söylenir bir in...