30 Ağustos 2023 Çarşamba

Özlüyorum, farkındayım.

Ama geri gelsin istiyor muyum?

Bilmiyorum.

Sesini duymak istiyorum ama arasa cevap verebilecek miyim, bilmiyorum.

Konuşmak istiyorum ama içimden yazmak dahi gelmiyor. Farkındayım, yok ediyorum seni kendi benliğimde ama kalmanı da istiyorum.

Cevaplar sende yok biliyorum ama sabaha kadar sorular sormak istiyorum.

Seviyor muyum, unutuyor muyum, bilmiyorum.

Sadece artık kendime karşı durmak istemiyorum.

Eskiden neresinden tutarsam tutayım elimde kalan sen, artık yanında bile olmak istemiyorum.

Yürümeye ikna ettiğin günleri hatırlıyorum ve tabii ki yolun ortasında bırakıldığımı…

Nasıl bir hayat süreceksin, en ufak bir fikrim yok.

Fakat gölgemin mutlaka bir gün önüne düşeceğinden adım kadar eminim.

Kiminle veya nasıl biriyle olduğunu bilmiyorum. Belki de artık umursamıyorum.

Ama umarım hayat sana hayatın boyunca yanında olmasına ihtiyaç duyacağın kişiyi

geçmişinde nasıl yok ettiğini hatırlatır…

13 Haziran 2023 Salı

HOYRATÇA ÖZLEMELİ İNSAN DAĞILMIŞ DUYGULARDAN..

Zaman kaybı dilimi size ne çağrıştırıyor ?

Özlemek peki ? Hemde tanımadığın birini..

Rüyalarında acı çeker mi bir insan ? Ya da huzursuzca gecenin bir vakti uyanıp dolanır mı usulsüzce..

Dağılır mı bir insanın hayatı ?

Aşk mı ? Aşk sandıklarımız mı ?

Zor da değil imkanız da değil aslında..

Beyinler ve ruhlar farklı yaşarlar küçük farklarla..

Kapanına kısılmış fare gibi tek bir yerden başlar acı..ve sonra nefes alamaz olursun..
Sonra ufaktan uykun gelir ve sonsuza kadar uyursun...

Bir başkasına aşık olabilme ihtimalin bile kalmaz çünkü tükenmiştir damarda ki kan..
Kaç kez daha düşüp kalkmalı insan bu acılardan..


Kaç kez daha okunmalı bu mısralar bıkmadan..
Beklemeli mi diye düşünürken ayların geçtiğinin farkına varamaz insan..
Bir bakmışsın çiçeklerin solmuş susuzluktan..




Benim gönlüm var o adamda..
Ne gönül ama hoyratça...



BAŞLIK BULAMADIM DUYGULARIMA

Tek istediği huzurlu bir kollarda uyumak olan , değer verdiği her şey birden bire yok olan bu da mı olmadı diye kaç kez daha söylenir bir insan. Nedir bunun sınırı ya da var mı bir formülü ?
Bir kalp kaç kişiye atar , kaç bedenlerle birlikte olur.. Aklı farklı duyguları ayrı mı olur ?
Kafa karışıklığı mı , korkaklığımı yoksa geçmişin izlerini taşıyan çatlak bardak gibi mi , altı delinmiş sızdıran ve yavaş yavaş batan gemi gibi mi ?

Ezbere oynan bir oyun gibi  , her seferinde aynı yerde ayağı takılarak düşen çocuk gibi mi..
Şiirlerde eksik kalan dizeler , anlamı olmayan kelimeler gibi mi..
Kendini Yıldız Tilbe gibi çilekeş hisseden ben mi ?

Nedir bütün anlamların kifayetsiz kalmışlığı !
Aranılan şeyin bu kadar mı zor bu kadar karmaşık bu kadar acıtmış olabilmesi ..

Seni korkutan bağlanmak mı ?
Yoksa bağlanılmak mı ?
Sahi hangisi zor !

Bir kişiyi üzmemek için herkesi üzebilecek potansiyelin sahibesi olabilmekte zor iş olsa gerek..
Bir kadın duygusal beklentisini karşılayamadığı erkeğe karşı saldırganlaşır..
Etrafında ateş püskürten insanlar oldukça her açıdan zarar vermeye başlar.

Ben acıdan değil , aşktan yanmak isterim..
Bunun için ise fedakarlık etmek gerekir , başkasının kollarına itmek değil..

Ben yine itilmişliğimin ardından sevgiyle kucak açıp , köşeme , kitaplarıma ve kırılmış olan kalbimi iyileştirmek için hissizliğime çekiliyorum..

Sen batan geminin kaptanı , bana bir kere bile olsa güzel hissettiren insan iyileştiğinde umarım burada olurum..!!!






ASLINDA BU YOKTU , ÖYLE İÇİMDEN GELDİ

Şu an bu satırları gökyüzüne bakarak değil de toprağın kahvesine çalan gözlerinin içine bakarak yazmak isterdim.. Belki o zaman daha anlamlı olurdu bu yazılar.. Kavuşamamazlık değil meşkle dolardı içim..

Cama nefesimi üfleyip adlarımızın baş harflerini yazmakta ki kadar masum sana olan duygular..
Bir bilsen nefesimin ılıklığını , gözlerini kapattığında hissetsen..
Ne yakacak kadar sıcak ne de üşütecek kadar soğuk olduğunu..

İnsan hiç fotoğraflara baktığında bile gözlerinin içi güler mi ! Bir yan da güzel yüzün bir yan da kalbimin satırları ile kaplı ..

Sen beni belki bilmezsin ama böyle havalarda pek bir içli olurum..
Cemal Süreyya okurum mesela '' Yoksuluz , gecelerimiz çok kısa. Dört nala sevişmek lazım '' iç geçirir , hayal kurar yatarım..

Bazı geceler okuduğum kitaplarda ki kahramanlar biz oluruz..
Bazan şarkılarda ki manalar oluruz..
Zeki Müren çalar  bazen 'ELBET BİR GÜN KAVUŞACAĞIZ'





15 Nisan 2020 Çarşamba

TÜKENMEYEN UMUTLAR

Gitme vakti gelmişti hiç gelmeyen birinden. Ona kapıları kapama zamanı gelip çatmıştı. Yoksa bunca zaman hayatı zehir ederek , hiç olmayacak birini bekleyerek geçemezdi ömür. Zaman ise yelkovanı gibi değil , gözünü açıp kapatıncaya kadar biten bir uyku gibiydi. Bu yüzden beklemenin artık bir anlamı olmayacaktı.

İnsan sorguluyor neden ben hep aynı durumlara düşüp duruyorum diye. Çünkü araya perde inince akıl edemiyor insan boğulduğunu ve boğduğunu.. Boğulmaktan bıkmaz mı bir insan , çekil köşene bekle sana ait olacak olanı değil mi !

Şu kocaman yüreğim ancak yazarak serinliyor ateş parçalarından.
Ve küllerini yeniden yakıp yakıp savruluyor denize , havaya , evrene..

İçinde ki acı , neşe , mutluluk ve hüzün yüzünün yansıması gibi bana.. Aynaya bakmak gibi sana bakmak . Kendini nasıl seviyorsa insan aynada ki yansımayı da o derece seviyor..

Yalnız insan tek kişidir. Tek başına bir sevgili , eş , baba ve annedir. Bölemezsin,  bölünemezsin..
Bölünmeye çalışırsan iki karaktere bürünür , iki kişiye yetmeye çalışırsan kendini tüketirsin... Sevgi mi , alışkanlıklı veya tutku mu ayırt edemezsin.. Yine kendini tüketirsin..Sen tükendikçe de kendine bile yetemessin ve hep yorgun düşersin..hasta olur ruh sağlığını kaybedersin.

Yaşadıklarımız kendi tercihlerimizdir .
Tercihlerimiz bizi mutsuz ettiğinde mutsuzluğunun nedenini değil tercih ettiğimiz şeyi sorgulamalıyız.

Zaman geçer ;  insanın düşünceleri değişir , bedeni değişir , bakış acısı değişir. Hayata olan bağlılığı değişir . Bir insan çıkar daha yaşanılası bir bahçeye dönüştürür, insan çıkar hep yağmur hep çamur olur ortalık..Neler sığdırılır kocaman gözüken aslında karınca zamana..
Hayatına birini alıp merkezin haline getirirsin. Gözün etrafta olan biteni görmez , körelirsin , daralırsın , küçülürsün . Ta ki yüzünü pencereden dışarıya çıkarttığın zaman çiçeklerin açtığını , gökyüzünün elli tonda mavi olduğunu , o an anlarsın aslında olan duruma değil kendine üzülürsün. Zamanına , enerjine , sadakatine , benliğine ..

24 Ocak 2018 Çarşamba




Zaman durmuş gibiydi..
Gözlerimi kapattığımda başım dönüyor , o an aklıma gelip midem bulanıyordu.
Bunları yaşayan ben , yaşatan da sen olmazdın..

Yine okuyordu simsiyah rengin altında parlayan kızıl saçları , siyaha çalmış kahve rengi gözleriyle..
Bir iki damla yaş gelmiş , toplamaya çalışıyordu..
Okuduğu kitaplarda hayatta ki enerjisi gibi acı dolu bitiyordu..

Tüm kelimelerin bazı duyguları anlatmaya yetemeyeceği bir aşk yaşıyordum.
Hava da su da kara da toprakta ...
Bir kedinin gözlerinde , annemin çiçeklerinde , gökyüzünün mavisinde ..

Aşktan ne bekliyorduk ne umuyorduk..
İlla aşık olduğumuzla birlikte mi olmalıydık..
Zaten onsuzluktu aşkın oluşu..
Hiç gelmemiş olmasıydı..

23 Ocak 2018 Salı

Zaman geçtikçe değişiyor her şey , herkes , dünya , evren ...
Teknolojik gelişmelerle birlikte insanlar arasında ki iletişiminde değiştiği gibi ...
Kadir ve kıymetin bilinmediği , sevginin gösterilmediği , birbirimizin hayatlarını zorlaştırdığımız anlar çoğalıyor bir virüs gibi.. Yeni nesil olarak nereye sürükleniyoruz , neye dayatılıyoruz ve neyin gösterişini yapıyoruz kendi dünyamızda ki insanlara ?
Biz kimiz ?
Kim olmak istiyoruz ?
Başkasına bunu göstermek bize ne kazandırıyor ? 
Peki bunları yaparken harcanan eforun ve zaman israfının farkında mıyız ?
Hayatımızın kaçtığının fakında mıyız ?

Hayır değiliz ...

Kadın ve erkeklerin alternatiflerinin çoğalışı arada ki iletişimi de bu kadar basite indirmesine neden oldu. Etrafımda ki olayların , tanıdığım , yeni tanıştığım , hiç tanışmadan havadisini aldığım temel bir sorun ile karşı karşıyayız. Evet çağımızın hastalığı tam olarak birbirimize göstermediğimiz kayda değerimiz. İnsanlığımızı kaybediyoruz. Sonra yalnızlıktan yakınıyoruz.

Diğer tahammül edemediğim şey ise anlık şeyler yaşama isteğimizin artmasıdır.
Hayatın anlamı , etrafınızı güzelleştiren temel kalıcı şeyler biriktirdiğin anılarla ve insanlarla olur.
Birinin gözün içine bakınca parla malıdır ya da kahkahası seni mutlu etmelidir mesela.
Seviştikten sonra gözünün içine ne zaman gidecek diye bakmamalıdır ya da karşısında ki insandan nasıl faydalanabilirim diye pis planlar kurgulanmamalıdır .

Son bahsettiğim ikili ilişkiler dışında arkadaşım dediğin insanın arkasından konuşması içinde geçerlidir. Siz kendinizi aslında arkadaşlarınıza bakarak ölçebilirsiniz.

Hayatımda umduğum her zaman kalıcı ilişkiler , arkadaşlıklar kurmaktır. Seçimlerimiz ne kadar da yanlış olsa da eleyerek bizi doğruya götürecektir mutlaka .
Buna tüm kalbimle inanıyorum.





6 Kasım 2017 Pazartesi

Kalbi ikiye ayrılmış olmasına rağmen kan fışkırmıyordu . Öylesine yorgun olmasına rağmen hala nefes alabiliyordu. Ağlamaklı , yoğun hissetmekten bitap düşmüş en sonuna kendinden mücadelesinden vazgeçmişti..

Bırakıp gitmek istiyordu. Ancak sistemin kölesi olduğundan gidemiyordu bir kız çocuğu.
Okumuyor , izlemiyor , hissetmiyor ve yaşamıyordu..

Zaman durmuş , nesneler hareket ediyordu..
Ocakta çaydanlıktan çıkan buhar etrafı sarmış bir sis haliydi ortalık...

Üstünde geceden kalma kıyafetleri , yarım kalmış ruj izi ağlamaktan helak olmuş rimel izleri vardı..
Kendine gelmeye çalışmak yerine olduğu gibi devam ediyordu gün ..
Aşka düşmek mi aşka düşmemek mi daha iyiydi sorguluyordu..
Cigarasından duman alıp uzandı pencerenin güneş alan tarafına.

Kapatıp gözlerini kimsenin olmadığı bir yer hayal etti.. Dalga sesleri taşa vuruyor ,  rüzgar tuzlu havayı yüze çarpıyor , ağaçlar uğulduyor ve kuşlar şarkı söylüyordu..




19 Ekim 2017 Perşembe

Nasıl başlasam satırlarıma yaralarımı sarmaya..
Yana yana tükenmedim de kararıp kurudum hiçlikte..
Gözyaşlarımın sel olduğu bir aşkın içinde kendimi buldum..Buldum da duruldum..!

En zor olanı nedir biliyor musunuz ?
Kalıp savaşmak , çabalamak , emek harcamak değil..
En zor olanı tüm bunlara rağmen vazgeçebilmektir.. 

Sevgi tek taraflı olan bir duygu olmamalıdır. Savaş bile iki taraflıdır. Kazananın zaferi sevgiyle birlikte taçlandırılır. Mesela tek taraflı çabalamak bile öldürür insanı bitirir..

Sizi sevdiğini söyleyen ama sizin için hiç bir şey  yapmayan insanların sevgilerini sorgulayın. Herhangi bir şeyi sevmekle aynı şeydir. Özel kılan bir şey yoktur. Sokakta ki hayvanları sevmekle ya da masanda duran küçük bir oyuncakla eş değerdir. Sevgi mücadele etmektir.


Hayatlarımızı 60 yılın içine sığdırıp bu dünyadan uçup gidiyoruz. Hani insanlar çok sık hayatımı yazsam roman olur diyorlar ya işte öyle bir şey değil roman. Her kesin mutlaka bir hikayesi vardır ancak okunmaya değecek hikayeler de vardır. Hayatınıza giren insanların size ne yaşattığı sizin onlara neler yaşattığınız kaide değerdir. 

Benim kaide değerlerim içinde yaşadığım çelişkili duyguları anlatmaktadır. Nefret edememekten nefret etmektir. Sevdiği için bir şey yapamamaktır. Bazen buna mecbur bırakılmaktır. Bazen 1 çocuğa acımaktır .. Kelimelerin bile yetersiz kaldığı bir ana hapsolmaktır. 

Evet imkansız diye bir şey yoktur ancak mutsuzluk üstüne mutluluk kurulmaz diye de bir gerçek vardır.. 

1 Aralık 2016 Perşembe

SIRADAN BİR GÜN GİBİ

Günlerden  güneşli bir sonbahar akşamıydı . Yine her zaman ki gibi işten çıkmış eve gitmek üzere yola koyuldum. Malum en büyük lüksüm işimden evime yürüyerek gitmekti. İstanbul gibi bir yerde büyük nimetti. Yaşamayan anlayamazdı. Neyse hava serin olduğu için artık daha kalın şeyler giyme gereği hissediyordu insan..

Yolda markete , manava , kasaba uğramadan gitmiyordum. Evde beni bekleyen kimsem yoktu. Ailemden uzakta yalnız yaşamak gerçekten çok zordu. Son zamanlarda bir ailenin eksikliğini hissetmeye başlamıştım. Özgürlüğüne düşkün biri olarak bunu hissetmem gerçekten ağır deprosyondu..

En sevdiğim şey ise mahalleye girdiğimde tüm kedilerin başıma üşüşüp kendilerinin sevdirme , sürtünme , miyavlama , mama isteme talepleriydi ..Neyse ki akşam yemeklerimiz hep birlikte geçiyordu.. Önce ben yiyor , kalanları ise onlara indiriyordum..

Her şeyin normal , duygu ve düşüncelerimin en şeffaf olduğu bir dönemdi.
Ne istediğimden çok neyi istemediğimi anlayacak kadar yoğun bir dönem geçirmiştim.
Bir gün bir adama takılıp kalmak , diğer gün umursamadan yaşayabilmenin ne saçma şey olduğunu fark etmem uzunca bir dönemi kaplamıştı.

İnsan yaşamadan da olgunlaşabiliyor tezini sunabilirim size . Merak duygusunu sadece hayallerinin ötesine geçememesinde belki de böylesinin daha güzel oldu gerekçesini de sunabilirim size. Çünkü hayallerimiz bir nevi kurgularımız , arzularımızdır. Her şey sizin istediğiniz gibi olur orada. En ufak nefes alış bile..




Hayat çok gariptir . Her insanın hayatta verdiğini sınavı farklıdır. Kimi sadece kariyer yapmak ister , kimi sadece hayatını ikame ettirecek kadar para kazanmak , kimisi çok zengin olmak için yıllarca çalışır . Kiminin ailesi parçalanmıştır. Kiminin kızı kaçmıştır. Kimisinin bahçesi yıkılmış , çifliğinde ki tavukları telef olmuştur..




Öznelden genele kayan bir dilim , elim olduğundan bazen kaptırıyorum yazacaklarımı. Sürrealist kafamın içinde parçaları yerlerine yerleştirdiğimde ortaya saçma bir görüntü çıkabiliyor. Mesela yazdıklarımın arasında ki tutarsızlık gibi. Bir gün deli gibi acı çekerken bir gün hiç bir şey hissedememek gibi .. Biliyorum siz beni anlıyorsunuz..


28 Kasım 2016 Pazartesi

İç sesimisin gürültüsünden başım ağrımaktaydı. Geceleri uyurken kendi kendimi telkin etmeye çalışıyordum. İnsan hiç kendi kendini sakinleştirmeye çalışır mıydı ?

Bulunduğum hal tasfiri zor , duygusu manasız ama oldukça can sıkıcıydı..

Bu durumdan , ortamdan kaçıp bir süreliğine çok uzun bir mesafe de hiç bilmediğim bir yere tek başıma gitmiştim.Otel odasından çıkmak bile içimden gelmedi..
Çünkü gittiğin yer neresi olursa olsun hep kendi kendineydin..

Gittiğim yer yaşadığım yerden 10 derece daha sıcaktı..Ama içim - 10 derece daha soğuktu..

Sırt çantamla yaşanmış hayatların evlerin duvarlarına dokunarak onlarla birlikte aynı döneme gitmiştim. İşte burada da peşimi bırakmamıştı..!

Bir çocuk ağlıyordu , annesi ise ocağa koyduğu sütün taşmaması için mutfakta bekliyordu.
Çocuk ağlama şiddetini arttırdıkça annesi sinirlenmeye başlamıştı. Dışarıda puslu ancak parçalı güneşli bir hava vardı. Güneşin değdiği yerler sıcak ancak gölgeye geçince üşüyor , ürperiyordu insan..

İşte ben o ürpertinin içinde izliyordum ; hayatı , hayatları...!

Mesela bir adam vardı bu hayatın içinde ; hiç görmediğim , ellerimle yüzüne dokunmadığım , dudaklarının tadına bakmadığım..Sadece sesini duyduğum birde Beşiktaşı çok sevdiğini bildiğim..

Hayatımda işte bu parçasının içinde ki anlam bütünsüzlüğü gibi giriş gelişme ve sonuç vermiyordu..
Yine bir telefon ile gerçeğin içine dönerek hayatıma , para kazanmaya gidiyordum..


Özlüyorum, farkındayım. Ama geri gelsin istiyor muyum? Bilmiyorum. Sesini duymak istiyorum ama arasa cevap verebilecek miyim, bilmiyorum. Ko...