Zamanı gelmiştir artık yolculuğa çıkmanın. Çünkü insan kendinde bulamaz daha fazla devam edebileceği gücü. Hayat karmaşalarla doludur. Hiç bir şey yolunda gitmiyor gibidir . Hatta tatile gideceği heyecanı bile yoktur içinde insanın. Hissettiği tek şey yaşlandığıdır insanın. İşte böyle bir ruhhane dünyam var. Çok özlediğim biri var , özlendiğini bildiği birde. Çünkü karşılıksız değildir özlemler. Aradığım şey huzurdur , iç huzur , kafanı yastığa koyduğunda ölmüş gibi uyamak ve hiç uyanmamak. En azından uykuya doymak çünkü uykusuzluk deprosyonun etkilerini göstermeye başlamıştır. Belki de ışık tutacak bir heyecan bile heyecanlandırmamaya başlamıştır.
Galiba ben bu hayat değişikliğini hemde köklü olarak besleyemedim ve kabullenemedim. Önce bu fikir yağmurlu bir günde ıslandıktan sonra aldığım bütün pis olumsuz etkilerden dolayı olduğunu düşündüm. Daha sonra her gün 4 saat yolculuk yaparak ayakta otobüste pis kokan insanların , kıroların , abazaların hatta birbirine parazit olarak yapışarak nefes alan insanların arasında ruhumu kaybetmeye hayatımın bakış açısının , enerjimin sömürüldüğünü görmeye başladım.
Neyse ki tatilden döndükten sonra bunun hal ve çaresine bakıcağım ve en azından bu dediğim tüm pislikleri ailemi görmek için gideceğim.
İstanbul'un koşulları , ülkemizde yaşanan terör olayları , şehitlerimiz , vatan hainleri ve iç savaşlar başlamış medya ile kapatılmakta olan bir dönemde yaşıyoruz. Bu olayların nedeni özgürlük mücadelesi , toprak meselesi , güç göstergesidir. Ben inanıyorum ki gerçekten savaş çıksa yine fakirler ölür ,gider cephede savaşır bu ülkede şehit olurlar ancak olan yine fukaralara olur. Bu ülke bu zamana kadar kolay gelmemiş ülke ekonomisi gelişmiş ülkeler arasına girerken bu gerileyici olaylar meydana gelmiştir. Doğucak yeni nesillerin hiçte iyi bir döneme geleceklerini düşünmüyorum.
Hal böyle iken insan ister istemez olumsuzluklara kapılabiliyor.
İşimden , ailemden hatta kendimde bile sıkılmış durumdayım. 3 gecedir sivrisineklerin ve sıcakların verdiği rahatsızlıktan dolayı uyuyamamakta hatta bunalmış durumdayım.
Her şeyden herkesten kaçıp biraz kendimle baş başa kalmalıyım. Neyse ki doğru bir adres gidip Kaş'ta inzivaya çekilecek , bolca güneşlenip , kulaklıklarım eşliğinde kitabımı okuyacağım. Geceleri bir kadeh şarap içip istediğim saatte uyuyup istediğim saatte uyanıp yine günü tekrarlayacağım.
Kendime geldiğimde kalbimin sesini dinleyip seni arıyacağım. Hayallerimi süsleyen adam , geceleri düşlemekten kendimi alamadığım saatlerce resimlerine bakıp bakıp yeni birşey paylaşmışmı diye merak ettiğim içimi titreten adamım. Seni çok özledim. Hemde kendimi kaybetmişliğimin arasında bile....